7 Şubat 2012 Salı

Sosyal Medya, SEO'nun Yerini Alamaz

İnternet kullanıcılarını tanımayan bazı "uzmanlar", şu aralar "sosyal medya" terimi çok popüler olduğu için herşeyin cevabının sosyal medya olduğunu söylüyor olabilir, lütfen onlara itibar etmeyiniz.

Bir de sosyal medya danışmanlarının yazdığı "bilgisayarları kandırabilirsiniz ama insanları asla" gibi kulağa hoş gelen ama içi boş cümleleri okuyacağınıza, "Sosyal Ticaret ve Ego Problemi" gibi gerçek e-ticaret çalışanlarının yazdıklarını okumanızı tavsiye ederim.

"İçerik bizi buluyor artık" diyorlar. Modern zamanların sorunu da bu zaten: çok fazla içerik, çok fazla mesaj var çevremizde. Siz arkadaş olarak adlandırdığınız herkesin söylediklerini ciddiye alıp hafızanıza atıyor musunuz? Peki her aldığınız ürün, her kullandığınız hizmet için arkadaşlarınıza tecrübelerinizi anlatıyor musunuz? İşte sosyal medyanın gerçekten SEO'nun yerini alabilmesi için, bütün bunların online olarak tutulması gerekiyor. Bunun bir ütopya olduğuna hâlâ inanmıyorsanız, insanların sadece %1'inin İnternet'te içerik ürettiği gerçeği şu an bir tokat etkisi yapmış olmalı sizde. (Kullanıcı deneyimi alanının üstadı Jakob Nielsen, İnternet'teki insanların sadece %1'inin içerik ürettiğini, %9'unun da bunu yaydığını söyleyerek buna "90-9-1 Kuralı" demiştir. Ayırca signal-to-noise ratio'nun yüksek olduğunu, yani yazılıp çizilenlerin büyük bir bölümünün işe yaramaz olduğunu da belirtiyor.)

Ayrıca paylaşılacak şey var, paylaşılmayacak şey var. Hemoroid ilacına ihtiyacınız olduğunda o sosyal medya size nasıl yardım edecek? Kaç kişi bir hemoroid sitesini like etmiştir sizce? (Çok düşük bir ihtimalle bir arkadaşınız basur ilacı diye bir şey paylaşmış olsun; bu ikisinin aynı şey olduğunu size kim söyleyecek?) Hemorid ilacı o anda sizin için dünyadaki en önemli şeyken, arkadaşınızın paylaştığı komik kedi vidyosu mu size derman olacak?

İkisi de e-ticaret şirketlerinde çalışan iki kızın arasında şu konuşmanın geçtiğine şahit oldum:
- Nursace indirimi mi vardı dün Markafoni'de?
+ Evet vardı. Öyle marka mı olur, çok saçma di mi?
- Evet ya, çok komik.
+ Benim ayağımdakiler Nursace bu arada :D
- Aa, ben de aldım geçen gün :D

Şimdi bu Nursace alan kızların, sosyal medyada Nursace sitesini like etme, Twitlerinde Nursace'den bahsetme, bloglarında Nursace ayakkabılarının resmini paylaşma ihtimalleri nedir? Bence "%0".

* SEO: Search Engine Optimization; yani Arama Motoru Optimizasyonu. Adı üstünde, arama motorları için optimizasyon yani birisi belirli bir "şey" aradığı zaman, benim o "şey" ile ilgili olan içeriğimi bulabilsin diye teknik olarak arama motoruna kendini ispatlama çabalarının tümü.

Sosyal Medya ve SEO'nun gerçekten karşılaştırılabiliyor olması, bana Umut Sarıkaya'nın "Kurumlar vergisi ödeyen bir iş yerinde Hello Kitty'nin ne işi var?" sorusunu hatırlatıyor...



2 comments:

hasanrua dedi ki...

Bir SM uzmanı olarak söylediklerinize katılıyorum ama bir parantez açarak: bu ikisi birbirini ikame eden şeyler olarak değil iki ayrı mecra olarak algılanmalıdır. Sosyal medya da, SEO da gerekli. Önemli olan, bir markanın neye gerçekten ihtiyaç duyduğudur. Bir hemoroid ilacı markası için sosyal medya elbette ki HALEN gereklidir, gerçekten düşününce yapılacak çok şey var. Çünkü, sosyal medya birilerine bir şey like ettirmekten ibaret değil, bu, işin tek bir ayağı. Aplikasyon, video, mikro-site vb. birçok şey yapılabilir. Ancak elbette ki SEO daha çok gereklidir.

Bence sorun da burada başlıyor. Sosyal medya, evet, büyük bir iletişim devrimi. Ama insan hala insan, iletişim hala iletişim, marka hala marka. İnsanlar bilgisayar kullanarak Facebook'a, Twitter'a giriyor elbette, ama hala TV izliyor, hala billboard görüyor, hala -evet- radyo dinliyor, gazete okuyor. Demek ki konvansiyonel-yeni medya ayrımı yapmak yalnızca yanlış bir tespitten ibaret. Her YER, başarılı ve markanın ihtiyaçlarına uygun bir medya planlaması yaparken HALA çok önemli.

Amaç "proje çakmak" değilse tabii.

Demiren dedi ki...

Ben hem sosyal medya hem de seo ile ilgilenen biri olarak birinin diğerinden daha önemli olduğu ya da daha az değerli olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta her iki konuda da amaç markanın hedef kitleye dokunmasıdır. Sosyal Medya'da kedi videosunu Nursace paylaşır. O kız videoyu beğenir. Altına yorum yapar ve belki Nursace sayfasını da beğenir. Belki kızın arkadaşı beğenir ve kız bu yolla ayakkabıyı görür. Belki Facebook reklamlarıyla görür :) Sonra o ayakkabıyı alabilir. Başka ayakkabı da alabilir. Ayakkabı yazınca Nursace'yi Google'da birinci sırada çıkarırsın. Kız siteye girer ve ayakkabıları görür. Peki gidip hemen alır mı? İkinci , üçüncü, dördüncü sitelere de bakar. Bu sefer de kullanılabilirlik, site tasarımı, özgün ve yaratıcı içerik gibi farklı dijital iletişim kriterleri karşına çıkar.

İletişim ve pazarlama bir bütün olarak yürütülüp, yönetilebilirse elde edilen sonuç daha başarılı olur sanıyorum.

Sevgiler

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdiden teşekkür ederim.

Son zamanlarda en çok okunan yazılar: