2 Kasım 2012 Cuma

Online Pazarlamacının Görevi

Tüm İşletme disiplinleri, bir tek temel denge üzerine kuruludur: arz ve talep. Pazarlama, ekonomi, operasyon, lojistik, strateji, hep bu iki kavram üzerinden tanımlanabilir. Bütün mesele, arz ve talebi eşleştirebilmektir.


Pazarlama; tüm janjanlı tanımlara rağmen temelde, talebin büyütülmesinden ve talebin arza yönlendirilmesinden sorumludur.

Talep büyütmek çok zor bir iştir. "Marka yönetimi" olarak geçer. Uzun vadeli bir iştir. Televizyon reklamları, billboardlar, dergi reklamları genelde bu iş için kullanılır. Marka yönetimini anlatmak benim haddime düşmez. Zaten pazarlama ile ilgili kitapların, yazıların çoğu bununla ilgili olduğu için, bol bol kaynak bulabilirsiniz.

Talebin arza yönlendirilmesi ise, basit bir iştir çünkü çok daha sistematiktir. Elinizdeki ürünü zaten belirli bir talep olduğunu düşünerek üretmiş olduğunuza göre, o talebin karşısına çıkarmanın yolunu da doğal olarak düşünmüş olursunuz. Talep büyütmek gibi uzun vadeli değil, tam tersine anlık bir iştir. Mağaza içi pazarlama, sampling, hatta fiyatlandırma bu mantıkla kullanılır.

Bizim Online Pazarlama ile yaptığımız da genelde talebin arza yönlendirilmesidir. "Performans bazlı pazarlama" da denir.

Geleneksel düşünceye göre pazarlama ihtiyacı nasıl ortaya çıkmıştır;
İşten eve dönerken, bakkalın yanından geçerken "acaba bir şey lazım mıydı?" diye düşünülür, "aa, deterjan bitmişti" diye hatırlanır ve bakkalda durulup alınırdı. Eğer sürekli gittiğiniz bakkalsa, deterjanların nerede olduğunu bildiğiniz için doğrudan o rafa giderdiniz, veya küçük bir bakkalsa bakkal amcadan "deterjan" isterdiniz. Bilmediğiniz bir yerse, bakkal amcaya deterjanların nerede olduğunu sorardınız. Pazarlamacının görevi burada başlardı: rafa gittiği zaman, tüketicinin seçtiği marka olmak. Veya, daha da üst seviyesi, bakkal amcadan istenen deterjan markası olmak (o yüzden televizyon reklamlarında ısrarla isteyiniz derler). Satış ve pazarlamayı tanımlamak için kullanılan şu cümle, geleneksel pazarlamayı çok iyi anlatıyor bence: "satışçının görevi ürünü rafa götürmektir, pazarlamacının görevi de o rafa konan ürünü sattırmaktır."

İnternet, bu geleneksel ortamı bozdu. Raflar yerini web sitelerine bıraktı. (Örneğin temizlik ürünleri satan bitir.com'daki deterjan rafı) Artık rafların fiziksel kısıtlamalarından kurtulup, tüm ürünleri göz seviyesinde sunabiliyoruz. Milyonlarca ürün, sadece tıklayarak ekranlarımıza geliyor. Ama sorun şu ki, arabayla eve dönerken bizim dükkanımızı görüp içeri girmiyor insanlar. Çok farklı bir müşteri deneyimi var. Kimse mailini kontrol edecekken, "dur bir de biraz alışveriş yapmak için şu siteye uğriyim" demiyor. Rafın karşısına geçince hangi ürünü alsam diye düşünmesi için, önce o insanı o rafa getirmek gerekiyor. Artık bu da yeni nesil pazarlamacılar olarak bizim görevimiz.

İnternet siteleri, arzı İnternet üzerinde yaptıkları için, herşeyden önce, İnternet üzerindeki talebi yakalamaya çalışmak zorundalar. Talep sahiplerinin ulaşamadıkları bir site, o piyasada ayakta kalamaz. Bence bunu en iyi anlatan cümle: "Google'da bulunamıyorsanız, yoksunuz!"

Yani, Online Pazarlama bir Pazarlama alt-disiplinidir ama artık Satışa çok daha yakındır. Online pazarlamacının görevi, raftaki ürüne trafik çekmek, ve sonra da o ürünü sattırmaktır."

0 comments:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdiden teşekkür ederim.

Son zamanlarda en çok okunan yazılar: