Amerika'da yazılımcıların kullandığı bir kısaltma var: "GIGO"; İngilizcede "Garbage in/garbage out" teriminin kısaltması, yani "çöp girerse çöp çıkar". Yazılımcılar sistem geliştirdikleri için, sistemin tanımadığı bir veri girişi olduğunda, sistem görevini yapamıyor ve saçma sonuçlar çıkıyor.
Teknik olmayan insanlar sonuca baktığı için, hep bu tip durumlar krize dönüşüyor ve kimin işini iyi yapıp yapmadığı, kimin suçu olduğu tartışmaları çıkıyor. Seth Godin, bir yazısında iyi profesyonellerin "ne yapiyim, bana böyle geldi, ben de işimi yapıyorum" deme hakkı olmadığını, hatta çoğu uzmanın asıl işinin "GIGO buffer'lık" yani çöp girse bile çöp çıkmasına izin vermemek olduğunu söylemişti. "Uzman" tanımı zaten bir konuda neyin gerçekten iyi, neyin kötü olduğunu ayırd edebilecek donanıma ve insiyatife sahip olmayı tanımlıyor.
Ajans dünyası şu aralar bununla ilgili ciddi sorunlar yaşıyor. 20-30 yıldır yapılan pazarlama ve reklamcılığın düzeni, şu lanet dijitalleşme yüzünden bozuldu. Şu anki pazarlama direktörlerinin çoğu, yıllar önce kariyerine büyük ajanslarda veya büyük reklamverenlerde stajyerlik yaparak başladığı için, billboard ölçüleri nedir, baskıda neye dikkat etmek gerekir, tv reklamı ne kadar zamanda çekilir gibi konulara çok hakimler ve patronların yatırım olarak gördükleri bu pazarlama aktivitelerini, büyük global ajanslarının da verdiği güvenle rahat rahat, keyifle yapıyorlar. dı...
Şu an sırf Google sisteminde, İstanbul'daki tüm outdoor boyutlarından daha fazla boyut var. Dijitalleşen iletişim kanallarında reklam yapabilmek, her ay yeni çıkan reklam formatlarını ve yeni mecraları takip etmek için sürekli zaman ayırmayı gerektiriyor. Bir yandan kârlılık, bir yandan müşteri ilişkileri ile uğraşan büyük ajanslar, marka tarafında veya diğer ajanslardaki kendini geliştiren canavar gibi online pazarlamacılarla karşılaşınca duvara toslamış gibi oluyor? Peki neden? Çünkü ajansların asıl işi müşteri ilişkileri değil; pazarlama kanallarının en etkili nasıl kullanılabileceği konusunda danışmanlık vermek ve ortalıkta dolanan çöp bilgilerle gerçek pazarlama arasında buffer (tampon) görevi yapıp, saçma işlerin yapılmasını engellemek! Eğer neyin işe yarayıp yaramadığını ölçmüyor, dataya dayalı kararlar vermeyi sevmiyor, analitik düşünme tarzının pazarlamada yeri olmadığını düşünüyoranız, size "case" olarak sunulan niteliksiz projelere baka baka uzman değil, ancak "çöp giren, çöp çıkan" vasıfsız biri olursunuz.
Tweet
Teknik olmayan insanlar sonuca baktığı için, hep bu tip durumlar krize dönüşüyor ve kimin işini iyi yapıp yapmadığı, kimin suçu olduğu tartışmaları çıkıyor. Seth Godin, bir yazısında iyi profesyonellerin "ne yapiyim, bana böyle geldi, ben de işimi yapıyorum" deme hakkı olmadığını, hatta çoğu uzmanın asıl işinin "GIGO buffer'lık" yani çöp girse bile çöp çıkmasına izin vermemek olduğunu söylemişti. "Uzman" tanımı zaten bir konuda neyin gerçekten iyi, neyin kötü olduğunu ayırd edebilecek donanıma ve insiyatife sahip olmayı tanımlıyor.
Ajans dünyası şu aralar bununla ilgili ciddi sorunlar yaşıyor. 20-30 yıldır yapılan pazarlama ve reklamcılığın düzeni, şu lanet dijitalleşme yüzünden bozuldu. Şu anki pazarlama direktörlerinin çoğu, yıllar önce kariyerine büyük ajanslarda veya büyük reklamverenlerde stajyerlik yaparak başladığı için, billboard ölçüleri nedir, baskıda neye dikkat etmek gerekir, tv reklamı ne kadar zamanda çekilir gibi konulara çok hakimler ve patronların yatırım olarak gördükleri bu pazarlama aktivitelerini, büyük global ajanslarının da verdiği güvenle rahat rahat, keyifle yapıyorlar. dı...
Şu an sırf Google sisteminde, İstanbul'daki tüm outdoor boyutlarından daha fazla boyut var. Dijitalleşen iletişim kanallarında reklam yapabilmek, her ay yeni çıkan reklam formatlarını ve yeni mecraları takip etmek için sürekli zaman ayırmayı gerektiriyor. Bir yandan kârlılık, bir yandan müşteri ilişkileri ile uğraşan büyük ajanslar, marka tarafında veya diğer ajanslardaki kendini geliştiren canavar gibi online pazarlamacılarla karşılaşınca duvara toslamış gibi oluyor? Peki neden? Çünkü ajansların asıl işi müşteri ilişkileri değil; pazarlama kanallarının en etkili nasıl kullanılabileceği konusunda danışmanlık vermek ve ortalıkta dolanan çöp bilgilerle gerçek pazarlama arasında buffer (tampon) görevi yapıp, saçma işlerin yapılmasını engellemek! Eğer neyin işe yarayıp yaramadığını ölçmüyor, dataya dayalı kararlar vermeyi sevmiyor, analitik düşünme tarzının pazarlamada yeri olmadığını düşünüyoranız, size "case" olarak sunulan niteliksiz projelere baka baka uzman değil, ancak "çöp giren, çöp çıkan" vasıfsız biri olursunuz.
Tweet
0 comments:
Yorum Gönder
Yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdiden teşekkür ederim.