8 Haziran 2012 Cuma

Sosyal Medyayı sadece şikayet yönetmek için mi kullanabiliyorsunuz?

Sosyal medya, insanların açtıkları hesaplar (profiller) üzerinden birbirleriyle bağlantı kurdukları, paylaşım yaptıkları ve bunun sonucu olarak temelde takip ettikleri kişilerin paylaşımlarını görebildikleri, bu işi yapan tüm sitelerin toplamından oluşan bir ekosistem.

Bu siteler insanların kullanması için yapıldığından, şirketler yani markalar, buralarda insan kılığına girmek zorunda kalarak, genelde samimiyetsizliğe mahkum sosyal medya profilleri işletiyorlar. Hatta kurumsallığa kendini kaptırıp "sosyal medya yönetimi" diyenler var bu yaptıkları işe. İnsanların akıllarına gelen herşeyi doğrudan paylaşabildikleri bir ortamda, neyin yönetimi bu arkadaşlar?

Asıl yönetim, artık sesini dururabilmeye ve istediği her kuruma doğrudan tepkisini iletmeye alışan İnternet kullanıcılarında artık. Markalar arasında en iyi sosyal medya kullanan, en çok kişiye cevap verenler olarak görülüyor. En büyük sosyal medya ajansları, en çok operasyonel eleman çalıştıranlar olarak kabul ediliyor. Ben bunlara yeni nesil call-center diyorum, çünkü yaptıkları iş tamamen aynı. Artık yapılan iş o kadar rutin ki, operatörlerin insan olmasına bile gerek kalmıyor. Mesela Techcrunch'ta çıkan bir yazıda, sosyal medya yönetiminin giderek otomatikleştiği ve bilgisayarlar tarafından yapıldığı yazılmış.

Halbuki sosyal medyayı anlamak bu değil!
Sosyal medya sadece call-center değil!


Sadece dinleyen değil, konuşan markalar lazım. Özgün içerikten bahsetmiyorum; konuşma başlatan, rahatsız etmeden insanları etkileşime davet eden içeriklerden bahsediyorum.

Örneğin ben Domino's Pizza'dan bir pizza sipariş ettim. Twitter kullanıcı adımı alsa sitede, 30 dakika sonra bana metionla bir Tweet atsa: "@denisutku Afiyet olsun!" Daha ben bir şey demeden, o an pizza yediğimi bildiği için, kültürümüze uygun, yani itici olmayan en basit bir iletişim şekli olmaz mı bu?

Veya bir ayakkabı sitesi, sipariş sonunda "ayakkabılar sizin için mi yoksa hediye mi?" diye sorsa, hediyeyse kime hediye edildiğini (yani hediyeyi kullanacak olan kişinin sosyal medya hesabını) sorsa, hatta belki özel bir günse hangi gün hediye edileceğini sorsa, o gün o kişiye sosyal medya üzerinden "güle güle giyin" dese, hatta kocasını da mention'layıp "Evlilik yıl dönümünüz kutlu olsun! Çok şanslısınız, size hediye almayı unutmayan bir kocanız var." yazsa, hem hediyeyi satın alan, hem de hediyeyi kullanacak kişi için güzel bir marka deneyimi yaratmaz mı?

Aklıma çok örnek geliyor ama buraya yazıp konuyu uzatmaya gerek yok. Yeni kurduğumuz pazarlama danışmanlığı şirketimizde bu mantıkla kurgulanmış çok güzel işler çıkaracağımızı umuyorum; işte o zaman yapılmış işler üzerinden daha net konuşabileceğim.

3 comments:

Adsız dedi ki...

Sosyal medyanın call center mantığıyla kullanıldığına tamamen katılıyorum fakat buna mecbur kalınıyor bu ülkede. Ürün/hizmet kalitesi oldukça düşük olan firmalara ulaşmak, karalamak sosyal medyayla artık daha kolay ve müşteri bu yolla firmayla iletişime geçtiğinde kendini 'özel' hissediyor. Bahsettiğiniz kampanyaların düzenlenebilmesi için öncelikle firmaların kalite yönetimine önem vermesi gerekiyorki sosyal medyadaki zorunlu müşteri ilişkileri yapmaktan kurtulabilsinler. Mesela verdiğiniz dominos pizza örneğinde 'pizzalar soğuk geldi' ya da 'yanına sos koymamışsınız' gibi bir tepki geldiğinde cevap vermek gerekecektir. Sosyal medyayı doğru kullanmak isteyen firma önce içeride iyileşleştirmelere gidip ürünüyle/hizmetiyle müşterisini tatmin etmeli diye düşünüyorum.

Tayfun YILMAZ dedi ki...

Sosyal medya yönetimi, dedikleri sistemi bir sosyal mecra üyeliği olan bir kişi kolaylıkla yapabilmesi belki de sosyal medyayı call center olarak kullandırıyordur. Metin madenciliği sistemleri uygulayarak yapılan sistemler bence popüler olacak ki oluyor. Çünkü, bir siteye giren kişilerin hepsine hizmet vermek gerçekten büyük bir yatırım gerektiriyordur. Onun yerine bir yapay zeka ile yazı madenciliği yöntemleriyle yapılan botlar ile hem öncelikle maliyet ve crm adına başarılı bir uygulama geliştirilebilir. Domino's Pizzadan sipariş tamamlanmasından sonra "@denisutku Afiyet olsun!" gibi bir tweet atmak hem de bunu otomatik olarak yapmak hiç zor bir şey değil. Firma, kaliteye o kadar önem veriyorsa bırak "pizzalarınız soğuk geldi" gibi bir şikayet/öneri almasınıda o kadar kötü karşılamamalıdır. Kalitede binde sıfır hatayı kabul edilmezken bu gibi hataları önceden tespit edilmemişse müşterilerin şikayet/öneri vermesini de hoş karşılamak gerekir diye düşünüyorum.

ÖZCAN YAZICI dedi ki...

Analizinize katılıyorum. Markalar artık tüketicilerin değişen satın alma karar süreçlerini iyi kavramalı. Her tüketici artık önemsenmek ve değerli olduğunu hissetmek istiyor. Elbette, fiyat, kalite, hız gibi tüketim kararlarımızın içerisinde birçok etken var. Ama tüm çemberin odaklandığı tek bir şey var artık, tüketici kendisine değer verildiğini hissetmek istiyor. Tüketici artık aklından çok yüreğiyle satın alıyor. Onun için birçok uzman bugün "duygusal işletmelerden" söz ediyor. Sosyal medya markalara benzersiz bir ilişki ve iletişim kanalı sunuyor. Dürüstseniz, samimiyseniz ve sosyal medya operasyonlarını sıcak, neşeli ve istikrarlı yönetiyorsanız başarılı olmamanız için neden yok. Bu sinerjiyi yakalarsanız "soğuk giden pizzayı" dahi affedici olacaktır. Olmasa bile size neşeli bir dille gönderemede bulunmayı tercih edecektir. Kızgınca bir yanıt verse dahi, şahane! Üzülmeyin, markanızla konuşmayı ve iletişime geçmeyi seçtiği için çok şanslısınız! Eğer onunla iletişim kurma yeteneğiniz ve becereniz varsa bir sonraki siparişin yolunu da açtınız demektir!

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdiden teşekkür ederim.

Son zamanlarda en çok okunan yazılar: