Modern İşletmeciliğin kurucusu Drucker'ın konseptleştirdiği "Bilgi Ekonomisi" (Knowledge Economy) bizim Bilişim sektöründe geçerli değil, çünkü o, oturmuş sektörler ve özellikle üretime dayalı sektörler düşünülerek oluşturulmuş, bilginin depolandığı, işlendiği, iyice öğrenildiği ve üzerinde uzmanlaşıldığı bir dünya göz önüne alınarak hazırlanmış bir konsept. Fabrika yönetiminden, şirket yönetimine geçerken, "fabrika işçisi" de "bilgi işçisi" olmuştu. (Bizim şimdilerde "beyaz yakalı" dediğimiz.) Aynı şekilde, McKinsey'in yıllar önce oluşturduğu, muhasebeye dayalı yönetim stratejileri de geçerli değil dijitalleşen dünyada. İş hedefleri her zaman var, onları yakalamak için stratejiler de her zaman olacaktır, ama dijital devrimden etkilenen sektörlerde, bu stratejilerin de kökten değişmesi gerekiyor. Daha doğrusu, stratejiye ve şirket yönetimine bakışın kökten değişmesi gerekiyor.
Aşağıdaki 10 saniyelik hareketli gif, "çeviklik" (agility) kavramını çok iyi anlatıyor bence: saatte 80 kilometre hızla koşarken, daha önündeki antilop yön değiştirdiği anda, kafasını hiç kıpırdatmadan, saniyenin onda birinde tepki verip, kuyruğuyla dengesini kurup, avının peşinde koşan bir çita.
Strateji: Çevik olmak |
Bu arada, "rekabet avantajı" da artık sürdürülebilir değil. Eskiden, bir şirketin rakiplerinden çok daha iyi yaptığı ve rakiplerinin kolay kolay yapamayacağı şeylerin ortaya çıkardığı avantaj vardı. dijitalleşen dünyada artık pek yok. Amazon'da en çok satan işletme kitaplarından biri: "Rekabet Avantajının Sonu". Yazarı Columbia'da profesör ve kitap HBR yayını, yani Amerika iş dünyasını epey etkileyen bir kitap. Kitapta, hızlı iş hayatında stratejinin de hızlı olması gerektiği anlatılıyor. Artık geleceği belli olmayan sektörlerde, büyük ve güçlü yapılar kurmanın pek de istenen bir şey olmadığını anlatıyor. Bir HBR makalesinde, aynı yazar "Geçici Rekabet Avantajı" (Transient Competitive Advantage) peşinde koşup, artık o stratejiden fayda gelmeyeceğini anladığımız anda strateji değiştirmek gerektiğini anlatıyor. Eskiden Amerika'nın en büyük 500 şirketi listesine bir kere girildiğinde ortalama 60 yıl orada kalınıyorken, son yıllarda bu süre 20 yıla düşmüş ve en büyük sebebi de yeni ekonomi şirketleri.
Eskiden, bilgi edinme ve edinilen bilgiyi saklama konusunda iyi olan şirketler başarılı oluyorken, artık hızla artan ve çok kolay erişilebilen bilgiyi en çevik şekilde değerlendirilebilen şirketler başarılı olacak gibi gözüküyor.
Şu aşama, "Büyük Veri" (Big Data) konusuna geçmek için çok ideal, ama onu sonraki yazıya bırakıyorum.
Tweet
0 comments:
Yorum Gönder
Yorumlarınız benim için çok değerli. Şimdiden teşekkür ederim.